top of page

Kent Yoksulluğunda Görünmeyen Tehlike: Beslenme Yoksulluğu

Kent yaşamı, dışarıdan bakıldığında çeşitlilik, imkân ve dinamizmle tanımlanırken, bu görüntünün altında derin bir eşitsizlik barınıyor: beslenme yoksulluğu. Bugün özellikle büyükşehirlerde, düşük gelirli ailelerin çocukları, yaşlıları ve kadınları sağlıklı ve dengeli beslenmeden giderek uzaklaşıyor. Ancak bu sorun çoğu zaman görünmez kalıyor. Çünkü yoksulluk sadece açlıkla değil, aynı zamanda niteliksiz ve sağlıksız beslenmeyle de kendini gösteriyor.


Beslenme Yoksulluğu Ne Demektir?


Beslenme yoksulluğu, bireyin sadece yeterli kaloriyi alamaması değil; aynı zamanda kaliteli, çeşitli ve dengeli bir beslenme modeline erişememesi demektir. Günümüzde dar gelirli birçok aile, bütçesinin önemli bir kısmını karın doyurucu ancak besin değeri düşük ürünlere harcamak zorunda kalıyor. Sofrada ekmek, makarna, patates var; ama taze sebze, süt, yumurta ya da et çoğu zaman yok.


Bu tablo, başta çocuklar olmak üzere toplumun kırılgan gruplarında büyüme geriliği, bağışıklık düşüklüğü, öğrenme zorlukları ve erken yaşta kronik hastalıkların artmasına neden oluyor. Kadınlar ve yaşlılar da benzer biçimde, hem fiziksel hem zihinsel olarak bu eksiklikten derin şekilde etkileniyor.


Bir Sessizlik Sorunu: Görülmeyen Yetersizlik


Kent yoksulluğu içinde yaşayan bireyler, çoğu zaman sadece “doymak” için besleniyor. Oysa bir öğün, sadece mideyi değil, vücudu ve zihni de doyurmalı. Sağlıklı beslenme bir hak olduğu kadar, yaşam kalitesinin temel belirleyicisidir. Yetersiz ve dengesiz beslenme; eğitim başarısından iş gücüne, sağlık hizmetlerine erişimden toplumsal aidiyete kadar pek çok alanı olumsuz etkiler.


Ne Yapılmalı?


Sosyal politikaların beslenme boyutu, gıda yardımlarının ötesinde düşünülmeli. Önerilerim şunlardır:


Gıda destekleri çeşitlenmeli. Kalorisi değil, besin değeri yüksek ürünler (süt, yumurta, baklagiller, taze sebze) öncelik kazanmalı.


Topluluk temelli çözümler geliştirilmeli. Kent bostanları, semt mutfakları ve sosyal gıda kooperatifleri desteklenmeli.


Okul çağındaki çocuklara ücretsiz, dengeli öğün sağlanmalı. Bu, sadece sağlık değil, eğitim eşitliği açısından da kritik önemdedir.


Beslenme okuryazarlığı artırılmalı. Ucuz ama sağlıklı yemek tarifleri, alışveriş bilinci ve israfla mücadele konularında rehberlik sunulmalı.


Beslenme hakkı, temel bir insan hakkıdır. Bugün sofraya konan her eksik tabak, aslında geleceğimizdeki eksilmelerin habercisidir. O nedenle biz beslenme uzmanlarına, sosyal politika yapıcılarına ve yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşüyor. Kentte yaşayan her bireyin sadece doyması değil, sağlıklı yaşaması için birlikte çalışmalıyız.

 
 
 

Comments


bottom of page